14 Nisan 2025 Pazartesi
30 yılı aşkın bir süredir otomotiv gazeteciliği yapıyorum. Bu süre zarfında 1-2 kere Petlas’a ulaşmaya çalıştım. Güya yerli ve milli lastik üreticimizler ya? Markadan ses çıkmadı, bir kişi ile bile tanışamadım bunca yılda… PR şirketi ise Petlas konusunda iletişimi değil “iletişimsizliği” yönetiyor. Bunca yıldır benim edindiğim tecrübe bu. Neyse geçenlerde bizim info@otomobilgazetesi adresine Petlas’tan bir mail düştü. Bunca yıl sonra Petlas’tan lansman davetiydi bu… Ancak hitap şekli dikkatimi çekti. 30 yıl sonra gelen davet şöyle başlıyordu; “Sayın basın mensubu…” Bunda ne var diyeceksiniz? Davet isme veya yayına yapılır, belli ki PR şirketi elindeki içinde “oto” olan tüm maillere gönderdi bu 30 yıl sonra gelen daveti diye düşündüm. Basına ve yapılan davete saygısızlık bu… Ancak birçok önemli markanın iletişimini üstlenen Communication Partner’da özellikle otomotiv tarafında sadece bana değil birçok meslektaşıma saygısızca ve hadsizce davranan bir iletişimcinin özensizliği ve saygısızlığıydı bu. Yıllardır kimse haddini bildirmemiş o da aynı yerde kazık çakmanın rahatlığı ile kraldan daha kralcı oluvermişti işte… Adını özellikle yazmıyorum. Korkumdan falan değil. Bu konulardaki tavrımı sektörde herkes bilir. Bu ismi ve onun küstahlığa varan tavırlarını sadece PR şirketinin CEO’su Kerem Ayırtman veya Petlas’ın ilgili yönetici ile onlar isterse paylaşır konuşuruz.
Neyse, konumuza dönelim. Başı rezaletle başlayan Petlas’ın Kapadokya lansmanı başından sonuna kadar rezaletlerle geçmiş. “Geçmiş” diyorum çünkü ben, beni saygısızca davet eden bir şirketin davetine katılmam. Sağ olsun sayıları 65’i bulan mesleklaşım koştura koştura gitmişler. Şu 30 yılda; bir kez bile haber için gazetecilerin karşısına çıkmayan, bir kez bile otomotiv mecralarına bir kuruşluk faydası olmayan, reklam vermeyen Petlas’ın lansmanı da arkadaşlarımın anlattıklarıyla kadarıyla şuana kadar yapılan en kötü lansmanlardan biri olmuş. “Haber” dedim de aklıma geldi. Petlas haber oldu aslında. Hani şu 2024 yılının Aralık ayında Dubai’den İstanbul’a uçarken THY uçağını birbirine katan ve “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Milyar dolarlık adamım. Türkiye’yi satın alırım diye bağıran” Petlas CEO’su Abdulkadir Özcan haber olmuştu. Hani daha sonra da yalandan bir açıklama yaparak CEO ile yollarını ayırdıklarını açıklamışlardı. Yani “patron” kendini işten çıkartmıştı! Herkes saf ve salak, Petlas Yönetim Kurulu dâhilerden oluşuyordu ya? İşte o Petlas haberinden söz ediyorum…
Bu gün pazartesi günlük gazetelerde sosyal medyada falan otomotiv haberlerinin ağırlıklı olarak çıktığı bir gün. Bakalım oraya giden 65 arkadaşımızdan hangisi Petlas yetkililerine bu olayı sordu ve bugün haberleştirecek çok merak ediyorum?
Petlas ve PR şirketi 65 basın mensubunu davet etmiş de; acaba gazetecilikteki etik değerlere, son dönemde yaşanan hassas konulara neden dikkat etmediler acaba? Bir lansman işini bu kadar yüzlerine gözlerine bulaştıracak kadar acemi ve savruk olduklarını sanmıyorum. Türkiye’nin en önemli markalarına yıllardır başarıyla hizmet ettiklerini görüyorum. Peki otomotivde niye böyle pisleyip daha sonra da sıvıyorlar? İşte bu soruların yanıtı bende var. Ama ben bu soruların yanıtlarını PR şirketi ve marka yöneticileri sorumluları kendilerine versinler istiyorum. Beni bıraksınlar, 65 kişi içinden tecrübeli, akil 10 kişi ile konuşsunlar. Benim yukarıda yazdıklarımdan daha fazlasını dinleyeceklerdir…
Amacım bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek hiç değil… Sadece PR şirketinin de Petlas’ın da işini doğru yapacak insanlarla çalışmasını ve bir iş yapacaksa böylesine saygısızca yapılmamasını öğrenmeleri gerekiyor. Bunu da 65 davetli arkadaş yazamayınca da iş bana düşüyor…