Türkiye’de yılın otomobili 2025 seçimleri tam gaz devam ediyor. Bu sene artık sadece içten yanmalı modeller değil elektrikli versiyonlar da dikkat çekiyor. Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD), tarafından bu yıl 10’uncu kez düzenlenen “Türkiye’de Yılın Otomobili” seçimi için finale kalan 7 model açıklandı.
Türkiye’de yılın otomobili 2025 seçimleri tam gaz devam ediyor. Bu sene artık sadece içten yanmalı modeller değil elektrikli versiyonlar da dikkat çekiyor. Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD), tarafından bu yıl 10’uncu kez düzenlenen “Türkiye’de Yılın Otomobili” seçimi için finale kalan 7 model açıklandı. Türkiye otomotiv sektöründe gelenekselleşen yarışma, otomotiv konusunda uzman gazetecilerden oluşan OGD üyelerinin yaptığı seçimle belirleniyor. Bu uzman gazetecilerin yaptığı oylama sonucu, Şubat 2024 ile Şubat 2025 arasında Türkiye otomobil pazarında satışa sunulan yeni modeller arasından yapılan değerlendirme sonucu belirlenen 42 aday arasından belirlenen 7 finalist model şu şekilde sıralandı; “BYD Seal U, Jaecoo 7, Kia EV3, MINI Countryman, Opel Grandland, Peugeot 3008 ve Renault Duster.”
Yılın basın lansmanı da oylanacak
Kazanan otomobil Haziran ayında düzenlenecek ödül töreninde açıklanacak. Türkiye’de Yılın Otomobili ödülünün yanı sıra “Yılın Tasarımı”, “Yılın İnovasyonu”, “Yılın Basın Lansmanı” ve “Yılın Premium Otomobili” kategorilerinde de ödüller sahiplerini bulacak. OGD Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Sandık, “Türkiye’de Yılın Otomobili” seçiminin 10’uncu yılında da her yıl olduğu gibi merakla beklenen bir yarışmaya sahne olduğunu belirterek “Çekişme ve heyecana sahne olacak bir yarışma daha bizleri bekliyor. Ayrım yapmadan hepsi birbirinden kaliteli ve her açıdan değerli otomobiller arasında seçim yapmak için üyelerimizin çok zorlanacağını biliyorum. Bu yarışma sektörümüzün gelişimine büyük katkı sunmaktadır” diye konuştu.
Elektrikli araçlarda karlılık oldukça düşük. Bu yüzden üreticiler sadece elektrikli araç üretip daha az kazanmak istemiyorlar. Bu yüzden alternatif yakıt tarafına oldukça sıcak bakılıyor. Hatta yeni benzinli otomobilleri bile en az elektrikliler kadar çevreci olması için yoğun mesai harcanıyor. Artık çeşitliliğin olduğunu söyleyen OSD Başkanı Eroldu, “Yalnız elektrikli yapalım politikasından geri adım atıldı. Çünkü burada kârlılık yok” dedi.
ALİ YILDIRIM
Elektrikli araçlarda karlılık oldukça düşük. Bu yüzden üreticiler sadece elektrikli araç üretip daha az kazanmak istemiyorlar. Bu yüzden alternatif yakıt tarafına oldukça sıcak bakılıyor. Hatta yeni benzinli otomobilleri bile en az elektrikliler kadar çevreci olması için yoğun mesai harcanıyor. Artık çeşitliliğin olduğunu söyleyen Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) Başkanı Cengiz Eroldu, “Yalnız elektrikli yapalım politikasından geri adım atıldı. Çünkü burada kârlılık yok” dedi. Avrupa verdiği teşviği kaldırdı. Elektrikli araç satışlarında büyüme hız kesti. Böylece fabrikalarda alternatif kapasite oluştu. Aynı zamanda markalar da karlılıktan dolayı elektrikli araç üretimine çok da sıcak bakmamaya başladı. OSD Başkanı Eroldu “Markalar da yalnız elektrikli yapalım veya yalnız elektrikli hibrit yapalım politikalarından geri adım attılar. Yani otomotiv sanayicileri karlı alanlara yatırım yapmak zorunda. Yani kârsız alana yatırım yapmanın anlamı yok” diye konuştu.
Herkes içten yanmalı motorları tutmaya çalışıyor
Elektrifikasyonla birlikte faz farklarının büyüyeceğini anlatan Cengiz Eroldu, faz farklarının yayılacağını göreceklerini ifade etti. Artık markaların yalnız elektrikli ve hibrit yapmak istemediklerini anlatan Eroldu, “Bu politika vardı ama artık geri adım atıldı. Şimdi bugün herkes aslında içten yanmalı motorları tutmaya çalışıyor. Her gün görüyoruz markaların yeni teknolojili benzinli motorları geliştirdiğini. O yüzden artık ürünler üçlü çıkıyor. İşin içinde muhakkak elektrikli var evet bu bir gerçek. Ama bunun yanında hibrit de olacak içten yanmalı (ICE) motorlar da olacak. Yani şimdi herkes buna dönmeye çalışıyor şu anda. Full elektrikli ve hibrit olanların yanına ICE’ı koyma yani benzinliyi koymaya çalıştığını görüyoruz. Yani bugün Türkiye pazarında bile markaların neredeyse birçoğunun üçlü opsiyonu var artık” ifadelerini kullandı.
Hibritte avantaj yok tercihler benzinliden yana
Türkiye’ye de değinen Eroldu, sadece hibrit motorlu araçlarda bir vergi avantajının olmadığını paylaştı. Bu yüzden müşterinin benzinli istediğini anlatan Eroldu şöyle devam etti: “Yani o fiyat farkını ödemek istemiyor. Ne oluyor ya firma yani hibrit ve benzinliyi yakın fiyatlara getirip kârından feragat ediyor satabilmek için yoksa benzinli satılıyor. Otomotiv sanayicileri karlı alanlara yatırım yapmak zorunda. Şu anda kârlı alanlar Avrupa’da da Türkiye’de de içten yanmalılar.”
İki seçenek arasında büyük fiyat farkı var
Cengiz Eroldu, “Yani içten yanmalıyla hibrit arasında büyük bir fiyat farkı var. Çünkü arabanın içine iki motor koyuyorsunuz, batarya koyuyorsunuz yani onların karşılığını almıyor ki müşteri yani sonuçta. Yani yakıt tasarruf olarak görmüyorlar. Yani o açıdan da zaten müşterinin kabul etmesi lazım” dedi. Müşteriye bir şeyi zorla kabul ettirmenin mümkün olmadığını anlatan Eroldu, çevre için bunun önemli olduğuna da değindi. Eroldu şunu anlattı: “Tabii ki çevre de önemli ama ya biz benzinli motorları o kadar çevreci yapacağız ki yani hibrite yakın bir performans çıkaracak bunlar, o da bir çözüm olabilir. Belli markalar oraya doğru gidiyorlar sonuçta.”
Üretim 3 milyona yaklaşacak
Otomotiv sanayisinde önemli yatırımların gündeme geldiğini ifade eden Cengiz Eroldu, bunun olumlu yansımalarını bu sene içinde göreceklerini anlattı. Bunun kapasitelere de etkisi olacğaını aktaran Eroldu, “2.2 milyonun üzerine 175 bin adedi Togg, bu iki yeni fabrikanın da (BYD ve Chery) 150 biner veya 200 biner olduğunu varsayarsak da 300-400 bin daha ilave gelecek bunun üzerine, bu da demekki bizi 2.7-2.8 milyon gibi çok ciddi bir kurulu kapasiteye götürecek. Tabi hedefimiz de bu kurulu kapasiteyi ne kadar doldurabiliriz. Çünkü gerçekten de otomotiv sanayisinin Türkiye rakamlarında, ekonomisinde çok ciddi bir payı var” diye konuştu.
Kamyon satışları ve kapasite düşüyor bu iyi değil
İç pazardaki yerli payının geçen sene rakamlarına paralel devam ettiğine dikkat çeken Cengiz Erdoldu, şunları anlattı: “Kapasite kullanımımız da mart ayında yüzde 70, ilk 3 ayda ise yüzde 65 mertebesinde. Dolayısıyla kötüleşmiyor, sabit bir şekilde devam ediyor ama burda tabi özellikle kamyon ve traktör gruplarında kapasite kullanımının kötüleştiğini görüyoruz. Kamyonda yüzde 78’den yüzde 47’ye ki bu ağırlıklı olarak ihracat pazarları. Bu da iyi bir sinyal değil aslında yani Avrupa’da da işlerin iyi gitmediğinin öncü bir göstergesi. Keza yine traktörde hem ihracatta hem iç pazarda daralma olduğunu görüyoruz. Burada da özellikle Türkiye pazarında tabi bir miktar finansmana erişimin geçmiş seneye göre kötüleşmesinin etkisi olduğunu da söylemem lazım.”
– TÜİK verilerine göre, mart sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı elektrikli otomobillerin sayısı geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 120 arttı – 2015’te yalnızca 565 olan trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı, mart sonu itibarıyla 200 bini geçti – Martta, tescil edilen elektrikli otomobil sayısı, dizel ve LPG yakıtlı otomobilleri geride bıraktı
Türkiye’de trafikte bulunan elektrikli otomobillerin sayısı, mart sonu itibarıyla geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 120 artarak 218 bin 238 oldu.
Fosil yakıtların çevreye verdiği zararları minimize etmek amacıyla sanayiden hizmet sektörüne kadar birçok alanda “yeşil dönüşüm” hızlanırken, bu gelişmeler dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerinin bu alandaki yatırımların daha da artmasını sağladı.
Dünyadaki bu dönüşüm, Türkiye’deki yatırımlara ve otomobil tercihlerine de yansıdı. Söz konusu araç sınıfında küresel bir oyuncu olmak amacıyla hayata geçirilen TOGG’a ek olarak, son dönemde özel sektör de elektrikli araç üretimine yönelik yatırımlara başladı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen bilgiye göre, karbon salınımının diğer yakıt türlerine göre daha az olduğu elektrikli araçların sayısı son 10 yılda önemli oranda arttı. 2015’te yalnızca 565 olan trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı, 2019’da ilk defa 1000’i geçerken, 2025’te ise bu sayı 200 bini geçti.
Trafiğe kayıtlı elektrikli otomobil sayısı, 2024 sonu itibarıyla 183 bin 776 olurken, Mart 2025 itibarıyla 218 bin 238’e ulaştı. Söz konusu otomobil sayısı, geçen yıl marta göre ise yaklaşık yüzde 120 artmış oldu.
– Elektrikli araç sayısı, dizel ve LPG’yi solladı
Martta, trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yakıt türlerine göre dağılımı incelendiğinde, bunların yüzde 48,1’inin benzinli olduğu görüldü. Bu türü, yüzde 30,5 ile hibrit yakıtlı otomobiller izledi. Martta trafiğe kaydı yapılan otomobillerin içinde elektrikli oranı ise yüzde 12,9 olarak kayıtlara geçti.
Geçen ay sonu itibarıyla elektrikli araçlar, trafiğe kaydı yapılan dizel (yüzde7,6) ve LPG (yüzde 0,9) yakıtlı otomobilleri geride bıraktı. Martta, 12 bin 221 elektrikli, 7 bin 192 dizel ve 893 LPG yakıtlı otomobil trafiğe kaydedildi.
Yedek parça sektörünün ihracat şampiyonu olduğunu söyleyen OSS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, “Belki bu çok fazla dillendirilmiyor fakat 40 milyar dolarla geçen yıl otomotiv sektörü ihracat şampiyonu oldu. Otomotiv denince maalesef son tüketicinin aklına sadece sıfır araçlar geliyor ve diyor ki işte ülkemizde araçlar üretiliyor ve 40 milyar dolar olan bir ihracat potansiyeline sahibiz. Hayır, kesinlikle böyle değil. Gerçek şu ki 40 milyar dolarlık otomotiv ihracatı içerisindeki en büyük pay 14 milyar dolarla yedek parça sektörünün. Dolayısıyla ülkenin lokomotif dişlisi biziz, yedek parça sektörü Türkiye’nin ihracat şampiyonudur” dedi. Jeopolitik yapılardaki değişimlerin sektörü derinden etkilediğini vurgulayan Ali Özçete, “Artık savaşların silahlarla değil ekonomik savaşlara dönüşmesi, sektör olarak bizi çok ciddi anlamda etkiliyor. Biz OSS olarak bu gidişata güçlü bir şekilde hayır diyoruz. Çünkü biz savaşın enstrümanı olan bir sektör değiliz. Ticari savaşlara göre ülkemizde ve dünyada yön bulmak istemiyoruz. Biz uzun vadeli planlar yapıp, uzun vadeli stratejiler belirleyip buna bağlı olarak konjönktürümüzü ayarlamak ve yatırımlarımızı buna göre planlamak istiyoruz” diye konuştu. Otomotiv satış sonrası kanalındaki önde gelen ulusal ve uluslararası tedarikçiler, uluslararası ticari gruplar ve toptancı şirketlerin oluşturduğu Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), Aftermarket Zirvesi’ni ikinci kez İstanbul’da DasDas’ta gerçekleştirdi. Sektörün tüm unsurlarının yoğun ilgisi ve geniş çaplı katılımıyla gerçekleştirilen zirvede otomotiv endüstrisinde yaşanan köklü değişimin satış sonrası pazarına yansımaları ve sektörün karşılaştığı sorun ve problemlere çözüm önerileri masaya yatırıldı. Oturum üzerinden düzenlenen zirvede, birbirinden önemli isimler, sektörün geleceği ve otomotivdeki değişime nasıl ayak uydurulabileceği konularında detaylı sunumlar gerçekleştirdi. Bağımsız yenileme pazarının en güçlü halkasıyız! Maysan Mando Amortisörleri, Automechanika, Spazio Akıllı Depo Çözümleri, Mann+Hummel, Schaeffler ve ERD’nin sponsorluğunda gerçekleştirilen zirvede 20 önemli isim konuşmacı olarak yer aldı. Etkinliğin açılışında konuşan OSS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, zirveyle birlikte OSS Derneği’nin de 30’uncu yılını kutladığını kaydetti. 30 yılda sektörün önemli yol kat ettiğini söyleyen Ali Özçete, “30 yıl önce tahta raf aralarında sırtında yedek parça taşıyan insanlar, faks makinesinin başında sipariş gelmesini bekleyen satıcılar, diğer taraftan servis atölye hizmeti vermeye çalışan tamirhaneler varken bugün artık sektörümüz dünyaya entegre olmuş şekilde Türkiye geneline yayılmış, bütün teknolojik yatırım ve altyapılarını sağlamış bir düzeyde. Sektörümüz tabi ki sadece Türkiye’de değil dünyada da gelişiyor ve biz de dünyada gelişen sektöre beraber entegreyiz. Bağımsız yenileme pazarının en güçlü halkasıyız ve FIGIEFA Federasyonu’na da bağlı Türkiye’deki tek derneğiz. Bu bağlamda tüm faaliyetlerimizde bağımsız yenileme pazarı üzerine ve özellikle son tüketicinin çıkarına uygun hareket eden yaklaşımlar sergilerken aslında sektörümüzün de çok büyük bir değişimden geçtiğini hep birlikte gözlemliyoruz” dedi. Bağımlı yenileme pazarına hizmet eden yetkili servislere başka araç markalarının da yetkili servis hizmetlerinin verilmeye başlandığını ifade eden Ali Özçete, şöyle devam etti: “Ayrıca TS12047 belgesine sahip özel servisler artık garantisi devam eden araçlara da bakabilir hale geldi. Diğer bir taraftan araç üreticileri, kendi ürettikleri private label markalarla artık aftermarkette önemli oyunculardan bir tanesi. Diğer bir taraftan da dağıtıcılar, bu distribütörlerin bir parçası olarak da aynı zamanda aftermarket yedek parçasıyla OES yedek parça markalarını bir arada son tüketicinin hizmetine sunar hale geldi. Bu da artık değişen dünyada, değişen sektörde beraberinde yapının da çok hızlı bir değişim içerisinde olduğunu gösteriyor. Artık bağımsız ve bağımlı yenileme pazarı yerine gelecekte belki de yeni slogan sadece yenileme pazarı olacak. Dernek olarak biz bugüne değil yarınlara odaklanıyoruz.” Savaşın enstrümanı bir sektör değiliz! Yedek parça sektörünün ihracat şampiyonu olduğunu hatırlatan OSS Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Özçete, “Belki bu çok fazla dillendirilmiyor fakat 40 milyar dolarla geçen yıl otomotiv sektörü ihracat şampiyonu oldu. Otomotiv denince maalesef son tüketicinin aklına sadece sıfır araçlar geliyor ve diyor ki işte ülkemizde araçlar üretiliyor ve 40 milyar dolar olan bir ihracat potansiyeline sahibiz. Hayır, kesinlikle böyle değil. Gerçek şu ki 40 milyar dolarlık otomotiv ihracatı içerisindeki en büyük pay 14 milyar dolarla yedek parça sektörünün. Dolayısıyla ülkenin lokomotif dişlisi biziz, yedek parça sektörü Türkiye’nin ihracat şampiyonudur. Maalesef ki bu kadar güzel gelişimlerin içerisinde bizler işlerimize, gelişime, inovasyona odaklanırken jeopolitik yapılardaki değişimler, artık savaşların silahlarla değil ekonomik savaşlara dönüşmesi, sektör olarak bizi çok ciddi anlamda etkiliyor. Biz OSS olarak bu gidişata güçlü bir şekilde hayır diyoruz. Çünkü biz savaşın enstrümanı olan bir sektör değiliz. Kıtalararası gerçekleşen ticari savaşlardan biz etkilenmek istemiyoruz. Ticari savaşlara göre ülkemizde ve dünyada yön bulmak istemiyoruz. Biz uzun vadeli planlar yapıp, uzun vadeli stratejiler belirleyip buna bağlı olarak konjönktürümüzü ayarlamak ve yatırımlarımızı buna göre planlamak istiyoruz” diye konuştu. Sektörün sorunları ve yol haritası değerlendirildi! OSS Başkanı Ali Özçete’nin ardından Maysan Mando Satış ve İş Geliştirme Müdürü Vecibe Kaplan Arslan, Messe Frankfurt Mobilite ve Lojistik Başkan Yardımcısı Michael Johannes, Spazio Akıllı Depo Çözümleri Yurtiçi Satış Müdürü Uğur Yılmazer, Mann+Hummel Türkiye Otomotiv Satış Sonrası Direktörü Cemal Çobanoğlu ve Schaeffler Vehicles Lifetime Solutions Türkiye & Azerbaycan Satış Müdürü H. Ömer İren açılış bölümünde mesajlarını katılımcılarla paylaştı. Ardından Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi Kurucu Başkanı Hakan Doğu, “Otomotivin Bugünü ve Yarını” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Zirvenin devamında “Otomotivde Kadın” paneli gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü OSS Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Beylem Leblebici Birsen’in üstlendiği panelde PEUGEOT Türkiye Genel Müdürü Gupse Kaplan, İntermobil Yönetim Kurulu Başkanı Nadine Perahya ve MA-PA Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Keser konuşmacı olarak yer aldı. Avrupa gündemi masaya yatırıldı! İkinci Aftermarket Zirvesi’nin öğleden sonraki bölümü, “Dünyada ve Türkiye Ekonomisinde Neler Oluyor” isimli panelle başladı. Panelde usta gazeteciler Hakan Güldağ ve Vahap Muhyar konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Ardından Frost&Sullivan Otomotiv Grubu Lideri Mubarak Moosa, “Otomotivde Satış Sonrası Pazarını Etkileyen Gelecek Trendler ve Fırsatlar” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Zirvenin dikkat çekici oturumlarından biri de “AEMEA Bölgesinde Türkiye Etkisi” ismiyle düzenlendi. Moderatörlüğünü Groupauto Orta Doğu, Afrika ve Hindistan Bölge Direktörü Mesut Urgancılar’ın üstlendiği panelde Valeo Servis Amerika, Ortadoğu ve Afrika Başkan Yardımcısı H. Burak Akın, MAHLE Aftermarket GmbH Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Satış Müdürü (EMEA) Murat İnce ve Niterra Orta Doğu, Afrika, Avrasya Aftermarket Direktörü Tufan Baysal da konuşmacı olarak görüşlerini katılımcılarla paylaştı. İkinci Aftermarket Zirvesi’nin son bölümü ise Tarihçi, Akademisyen ve Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın özel oturumuyla tamamlandı.
Toyota, yoğun kış aylarının ardından araçlarını ilkbahar ve yaz aylarına hazırlamak isteyenler için bakım kampanyasını başlattı. Kullanıcıların araçlarına en iyi şekilde bakmalarını sağlayacak “İlkbahar Servis Kampanyası”, Türkiye genelinde yayılmış 65 Toyota Yetkili Servisi’nde 31 Mayıs tarihine kadar geçerli olacak.
Kampanya kapsamında Fren Balata ve Diskleri, Amortisörler, Silecekler ile Debriyaj Setlerinde yüzde 25 indirimden yararlanılıyor. Hayatı kolaylaştıran ve pratikliği artıran Taşıma Aksesuarları ise yüzde 15 indirim ile alınabiliyor.
Bununla birlikte 3 yaş ve üzeri modellerde Toyota Orijinal Motor Yağı, Yağ Filtresi ve Aküler yüzde 20 indirimli sunulurken bakım işçiliği ise yüzde 15 indirimli olarak uygulanıyor.
Bakım ile birlikte 10 yıla kadar ücretsiz garanti
Toyota’nın sektöre öncülük eden Toyota Garanti ON programı, periyodik bakımını Toyota Yetkili Servisleri’nde yaptıran kullanıcılarına ücretsiz garanti uzatma avantajı da sunuyor. Hem binek hem de ticari Toyota araçlar için geçerli olan Toyota Garanti ON sayesinde, periyodik bakımını Toyota Yetkili Servisleri’nde yaptıran kullanıcılar, gerekli şartları sağlamaları durumunda araçlarını 10 yaşa veya 160.000 km’ye kadar kapsayan ücretsiz, araç modeline göre 1 yıl / 15.000 km ya da 1 yıl / 10.000 km ek garanti sistemine dahil edebiliyorlar.
Bununla birlikte Toyota Garanti ON programı, sadece sıfır araç sahipleri için değil ikinci el Toyota kullanıcıları için de geçerli. Toyota, bu uygulamayla yalnızca orijinal parça ve uzman işçilik güvencesi sunmakla kalmıyor, kullanıcılarına yıllar boyu süren ek koruma da sağlıyor.